SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

iMAN BAHSİ

<< 136 >>

DEVAM: 60- İMANDA VESVESE VE BUNU HİSSEDEN KİMSENİN NELER SÖYLEYECEĞİNİ BEYAN BABI

 

217 - (136) حدثنا عبدالله بن عامر بن زرارة الحضرمي. حدثنا محمد بن فضيل، عن مختار بن فلفل، عن أنس بن مالك، عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: "قال الله عز وجل: إن أمتك لا يزالون يقولون: ما كذا؟ ما كذا؟ حتى يقولوا: هذا الله خلق الخلق. فمن خلق الله؟".

 

[:-349-:] Bize Abdullah b. Amir b. Zürarate'l-Hadramî rivayet etti. Dediki: Bize Muhammed b. Fudayl, Muhtar b. Fulful'den, o da Enes b. Malik'den o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuşlar:

 

''Aziz ve Celil olan Allah buyurdu ki: Senin ümmetin bu nedir, bu nedir deyip duracaklar. Hatta Allah yaratılmışları yarattı. Peki, Allah'ı kim yarattı, diyecekler. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 1580

 

 

حدثناه إسحاق بن إبراهيم. أخبرنا جرير. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا حسين بن علي، عن زائدة. كلاهما عن المختار،عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم، بهذا الحديث. غير أن إسحاق لم يذكر "قال قال الله إن أمتك".

 

[:-350-:] Bunu bize İshak b. İbrahim tahdis etti. Bize Cerir haber verdi. (H) Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti (2/43a). Bize Huseyn b. Ali, Zaide'den tahdis etti. Her ikisi (Cerir ve Huseyn) el-Muhtar'dan, o Enes'ten, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi nakletti. Ancak İshak: "(Allah Rasulü) buyurdu ki: Allah: Senin ümmetin ... buyurdu" ibaresini zikretmedi.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 1580

 

DAVUDOĞLU ŞERHİ İÇİN tıklayın

 

NEVEVİ ŞERHİ (338 - 350): Bu babta geçen hadisler: (338) Ebu Hureyre (r.a.) dedi ki: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellemi'in ashabından bazı kimseler gelerek ... İşte bu apaçık imandır" buyurdu. (340) Diğer rivayette: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e vesveseye dair soru soruldu ... İşte o katıksız imandır, buyurdu," (341) Diğer hadiste: "İnsanlar ... soruşturup, duracaklardır ... Allah'a iman ettim, desin." Bundan sonraki (342) rivayette (2/153): ''Allah'a ve Resullerine iman ettim desin." (343) Diğer rivayette de: "Şeytan birinize gelir ve şunu şunu kim yarattı, der ... " buyurulmaktadır.

 

HADİSLERİN ANLAMI VE FIKHİ HÜKÜMLER:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellemi'in: "Bu apaçık bir imandır, katıksız imandır" buyruklarının manası şudur: Sizin bunları sözlü olarak ifade etmeyi pek büyük bir iş görmeniz apaçık imandır çünkü bunu -inanmak şöyle dursun- büyük bir iş olarak görüp ondan ve onu telaffuz etmekten korkmak ancak imanını kesin olarak kemale erdirmiş, şüphe ve tereddütlerinin sözkonusu olmadığı imanı kamil bir kişi için sözkonusudur. Şunu da belirtelim ki ikinci rivayette bu işin büyük görüldüğü sözkonusu edilmemiş ise dahi bu husus kastedilmiştir. Çünkü bir sonraki rivayet bir önceki ilk rivayetin kısaltılmışıdır. Bundan dolayı Müslim (rahimehullah) birinci rivayeti öne almıştır.

 

Anlamının şu olduğu da söylenmiştir: Şüphesiz şeytan azdırıp, kandırmaktan ümit kestiği kimselere vesvese verir. Onu azdırmaktan acze düştüğü için vesvese ile onu rahatsız eder. Kafire ise dilediği taraftan gider ve kafire sadece vesvese vermekle kalmaz aksine onunla istediği gibi oynar. Buna göre hadisin manası şöyle olur: Vesvesenin sebebi katıksız imandır, yahut vesvese katıksız imanın alametidir. Bu Kadı İyaz'ın tercih ettiği görüştür.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in (341): "Bunu hisseden bir kimse Allah'a iman ettim, desin." (343) Diğer rivayette (2/154): ''Allah'a sığınsın ve ondan vazgeçsin" buyruğu ise, bu batıl düşünceden yüz çevirmek ve bunu gidermek için yüce Allah'a sığınmak (yolunu seçsin) demektir.

 

İmam el-Maziri (rahimehullah) dedi ki: Hadisin zahirinden anlaşıldığı üzere Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara hatıra gelen bu gibi düşüncelerden bunları çürütüp iptal etmek için delile başvurmaksızın ve düşünmeksizin yüz çevirerek ve onları geri püskürterek önlerine geçmelerini emir buyurmuştur.

 

Bu husus ile ilgili olarak şunlar söylenebilir: Hatıra gelen düşünceler iki türlüdür. Eğer bunlar yer etmeyen ve karşı karşıya kalınan bir şüphenin etkisi ile ortaya çıkmamış düşünceler ise, işte onlardan yüz çevirmek suretiyle geri çevrilecek olanlar bunlardır. Hadis de buna göre yorumlanır. Vesvese de bunun benzeri durum hakkında kullanılır. Sanki bu bir dayanağı bulunmayan gelip geçici bir halolduğu için herhangi bir delili incelemeye gitmeksizin önlenmiş olmaktadır. Çünkü bunun üzerinde durulup, düşünülecek asli bir dayanağı yoktur. Şüphenin gereği olarak karar kılıp, yerleşen düşüncelere gelince, bunlar ancak delil getirmekle ve çürütülmeleri üzerinde düşünmekle önlenir. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'a sığınsın ve ondan vazgeçsin" buyruğunun anlamı da şudur: Kişiye böyle bir vesvese arız olacak olursa o vesvesenin şerrini kendisinden savmak hususunda yüce Allah'a sığınsın ve bunun üzerinde düşünmekten yüz çevirsin. Hatırına gelen bu düşüncenin şeytan vesvesesinden olduğunu bilsin. Şeytan ise ancak fesada ve iğvaya çalışır. Onun vesvesesine (2/155) kulak vermekten yüz çevirsin, başka bir şeyle uğraşmak suretiyle onu kesip koparmaya yönelsin. Allah en iyi bilendir.

 

Babtaki Senetlere Dair:

 

(339) Muhammed b. Amr b. Cebele'nin adı Muhammed b. Amr b. Abbad b. Cebele'dir. Aynı hadiste Ebu'I-Cewab Ammar b. Ruzeyk'den rivayeti vardır. Ebu'I-Cewab'ın adı el-Ahvas b. Cewab'dır. Ruzeyk isminde ise re harfi, ze harfinden öncedir.

 

(340) Müslim dedi ki: "Bize Yusuf b. Yakub es-Saffar tahdis etti. Bana Ali b. Assam, Suayr b. el-Hims'den tahdis etti. O Muğire'den, o İbrahim'den, o Alkame' den, o Abdullah'tan." Abdullah sahabi Abdullah b. Mesud (r.a.)' dır. Bu isnattaki ravilerin tamamı Kufelidir.

el-Hims ha harfi kesreli, mim sakindir. Suayf ve babasının (el-Hims'in) benzerleri bilinmemektedir. Muğire, İbrahim ve Alkame de tabiindendir. Bu isnada itirazda bulunulmuştur.

(342) Ebu'n-Nadr, el-Müeddib'den rivayeti vardır ki, Ebu'n-Nadr'ın adı Haşim b. el-Kasım, Ebu Said el-Müeddib'in adı da Muhammed b. Müslim b. Ebu'I-Vaddah'tır. Ebu'I-Vaddah'ın adı el-Müsenna'dır. Kendisi el-Mehdi'yi ve diğer halifeleri tedib ederdi. (2/156)

(343) İbn Şihab'ın kardeşinin oğlu geçmektedir ki adı Muhammed b.

Abdullah b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab Ebu Abdullah'tır.

(346) Yakub ed-Devraki de vardır ki buna dair açıklama mukaddimenin şerhinde geçmişti.

(347) Abdullah b. er-Rumi vardır ki Abdullah b. Muhammed'dir. İbn Ömer olduğu da söylenmiştir. Bağdatlıdır.

(348) Cafer b. Burkan vardır ki buna dair açıklamalar da mukaddimede geçti. Allah en iyi bilendir.

(349) Metin lafızlannda: .....: Nihayet Allah her şeyi yarattı derler" ibaresi bazı asıllarda bu şekilde "derler" anlamındaki fiilin sonunda "nun" harfi yazılmamıştır. Bazılannda ise nun harfi yazılmıştır. Her ikisi de sahihtir. Nasb edat ile birlikte nun harfinin fiilin sonunda yer alması az görülen bir söyleyiştir. Bunu muhakkik nahivcilerinden bir topluluk zikretmiş, sahih hadislerde de -yüce Allah'ın izniyle yeri geldikçe göreceğiniz gibi- tekrar edilmiştir. Allah en iyi bilendir.